Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 38,5944 | 38,6639 | |
EURO | 43,2309 | 43,3087 | |
ATATÜRK’ÜN SON ANLARI
Çoğumuz merak etmiştir Atatürk’ün son anları nasıl geçmiş ölümü sırasında neler demiş yada neler yapmıştır. Türkiye İş Bankası yayınlarından “Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları” adlı eserde bu anlar ayrıntılı anlatılmaktadır. O anları kitapta yazdığı şekliyle kısaca özetlemek gerekirse; Ulu önder 8 Kasım 1938 günü sabah saat 06.30’da fenalaşıyor ve hemen doktorlar müdahale ediyorlar. Müdahale sırasında sürekli “Saat kaç?” diye soruyor ve en son sözü ise doktoru Neşet Ömer Beye “Vealeykümmüsselam!” oluyor ve bu son sözden sonra komaya giriyor. Koma hali ölüm anına kadar sürüyor bir daha kendine gelemiyor. İsterseniz gerisini Kılıç Ali’den dinleyelim:
Nihayet o meşum 10 Kasım 1938 Perşembe günü geldi çattı. Sabah saat 08.00 sularıydı. Hepimiz Atatürk’ün yanındaydık. Rengi tamamen solmuştu. Birden bire “hı… hı… hı…” diye yalnız gırtlağından bir ses çıkarmaya başlamıştı.
Dr. Mehmet Kamil Bey başucunda karyolaya dayanmış gözlerinden dökülen nohut tanesi iriliğindeki yaşları ak bıyıklarını ıslatıyordu. Bir yandan ağlarken, bir yandan da ıslak bir pamukla Atatürk’ün ağzına su vermeye uğraşıyordu. Bu şekilde ağzına su vererek O’nu biraz ferahlatacağını ümit ediyordu. Süreyya Hidayet Paşa ile Dr.Abravaya ise karyolanın ayak ucunda, üzüntüden sapsarı kesilmiş bir halde, Atatürk’ün ayak parmaklarını hassasiyetle incelemeye çalışıyorlardı. Gerçekten acıklı ve feci bir manzara vardı.
Hayatına herhangi bir şekilde kasdedilmemesi için icabında canımızı bile fedaya hazır olduğumuz Atatürk, gözümüzün önünde, güpegündüz, fani hayata veda edip gidiyor, herkes ellerini kavuşturmuş, büyük bir acz içinde duruyor ve kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Aman yarabbi! Adeta dehşet içindeydik.
Hasan Rıza Soyak ve İsmail Hakkı Tekçe ile birlikte, ellerimizi kavuşturmuş, son saygı durumunda duruyorduk. Hasan Rıza dayanamadı, Büyük bir üzüntü içinde şöyle dedi:
“Kılıç bak, koskoca bir tarih göçüyor!”
Saat tam dokuzu beş geçiyordu.
Atatürk birdenbire gözlerini açtı. O güzel mavi gözlerini son olarak bize yöneltti. Ve hemen kapadı. Başını hemen eski durumuna getirdi. O güzel gözler artık ebediyen kapanmıştı.
Galip COŞKUN.